10 yılı aşkın bir zamandır lüks saatçilikle ilgili neredeyse her gelişmeyi yakından takip ediyorum. Kendi gözlemlerime göre markalar rekabette kendilerini öne çıkaracak yeniliklerin peşinde koşarken en zorlandıkları nokta tasarım oluyor. Ortalama 40 mm çapındaki ufacık yüzeylerde farklılıklar yaratmaya çalışan ekipler bu zorluk yetmiyormuş gibi birçok kısıtlamayla da başa çıkmaları gerekiyor.
Her ne kadar bu durumun fazlasıyla farkında biri olsam da 2015 için aklımda kalan en önemli detayın tasarımlardaki kısırlık olduğunu söyleyebilirim.
Birçoğumuzun hatırlayacağı üzere 2015’e de yılın ilk önemli fuarı SIHH’i heyecanla bekleyerek başlamıştık. Cenevre’de 15.si düzenlenen organizasyonun başlamasından birkaç gün önce yılın ilk bombası hepimizi şaşkına çevirmişti. İsviçre Frank’ının beklenmeyen yükselişi tüm dünyada telaş yaratırken sadece saatçilik değil farklı sektörlerde de ciddi krizlere yol açmıştı. Bu karmaşanın tartışmaları yoğun bir şekilde devam ediyor olsa da saat tutkunlarının beklentileri yine de çok yüksekti. Hayal kırıklığı demek doğru olur mu bilemiyorum ama fuarın son günlerinde yaptığım tüm sohbetler tek bir ortak fikirde birleşiyordu ki o da yeni modellerin özellikle tasarım anlamında tatmin edici olmadığıydı.
Fuarın ardından aklımda kalanları şöyle bir düşündüğümde çok fazla bir şey söylemem mümkün değil ama en dikkat çekici detayların başında IWC’nin Portugieser serisinin yenilenmesi geliyor. Serinin 75. yıldönümü olması itibariyle çok yüksek olan beklentilerim karşılanmasa da Annual Calendar ve dijital göstergeli perpetual calendar modellerinin tatmin edici olduğunu düşünmüştüm.
SIHH’in benim için en başarılı modeli ise A.Lange Söhne’nin minute repeater modeli olmuştu. Hem teknoloji hem de tasarım olarak mükemmel diyebileceğim saat kendi segmentinin en başarılı örneklerinden biriydi.
Bununla beraber Vacheron Constantin’in Harmony serisi, Cartier’den Cle de Cartier, Roger Dubuis Excalibur Automatic Skeleton ve Panerai’nin Carbotech modeli yılın ilk göz alıcı saatleriydi.
Fuarın ardından ise sektörde ciddi bir kriz beklentisi vardı ama sonuç tamamen farklı oldu. İsviçre Frank’ındaki anormal yükseliş farklı para birimleriyle işlem yapılan bölgelerde inanılmaz bir satış patlamasıyla sonuçlandı. İsviçre ile kıyaslandığında pariteden ötürü liste fiyatlarında ciddi fark oluşmuştu ve saat severler bu fırsatı kendi lehlerine değerlendirmeyi başardılar. Tabi ki kısa süre içerisinde markalardan karşı atak geldi ve tüm dünyada yapılan ayarlamalarla fiyatlar aynı seviyeye çekildi. Senelerdir stabil diyebileceğimiz fiyatlar özellikle Euro bölgesinde ciddi şekilde arttı.
Saat dünyası bu ekonomik gelişmelerle meşgulken yaklaşan Baselworld fuarını da heyecanla beklemeye devam ediyordu. Sonuçta Baselworld diğer fuarlarla kıyaslanamayacak derecede fazla sayıda katılımcıya ev sahipliği yapıyordu ve birçok yenilik burada tanıtılıyordu.
Katılımın oldukça yüksek olduğu organizasyon için tatmin ediciydi diyebilirim. Birçok markanın heyecan verici yenilikleriyle dolu olan fuardan aklımızdan kalanlara bir göz atalım.
Rolex’ten kauçuk kayışlı Yachtmaster :
Tudor’un ilk kendi üretimi kalibresiyle hayat bulan North Flag:
Patek Philippe’ten uzun yıllar sonra bir pilot saati, Calatrava Travel Time:
Bunların yanı sıra yenilikçi tasarımlarıyla dikkat çeken MB&F in Melchior’unu da unutmamak gerekir.
Fuar ile aynı dönemde Efsanevi saat markası Angelus’un Manufacture La Joux-Perret önderliğinde tekrardan sektöre döndüğü haberini de almıştık.
2015’in önemli notları arasında markaların yönetim kademesinde yaptıkları değişiklikleri de sayabiliriz. Sektörün önemli isimlerinden Rolex, yoluna Zenith’in başarılı CEO’su Jean-Frederique Dufour ile devam etmeye karar verirken son dönemde yükselişte olan Zenith de yakaladığı ivmeyi devam ettirebilmek için sektörün tanınan isimlerinden Aldo Magada ile anlaştı.
İçinde bulunduğumuz yılın en çok konuşulan konularından biri de akıllı saatlerdi. Markalar birbiri ardına yeni modellerini duyurup satışa sunarken akılda kalanlar arasında Breitling’in B55’i vardı. Akıllı saatlerin genel mantığının tam aksi olarak saatin özelliklerini cep telefonundan takip etmek mümkün oluyordu.
Yılın sonlarına doğru akıllı saatini tanıtan Tag Heuer ise hepimizin yakından tanıdığı Jean Claude Biver’in fikri olduğuna emin olduğumuz sıra dışı bir satış stratejisini de beraberinde getirdi. Buna göre akıllı saatlerin en büyük sorunu olan teknolojinin gerisinde kalma durumuna da çözüm getirmişti. Amerika’da 1500 usd ye satışa sunulan saatinizi iki sene sonunda Tag Heuer’e götürdüğünüz zaman ilave bir 1500 $ daha ödeyerek otomatik mekanizmalı bir Carrera almanıza imkan sağlamışlardı.
2015 yılını konuşurken Audemars Piguet’in ünlü F1 pilotu Michael Schumacher için tanıttığı yeni special edition modeli de atlamamak gerekir diye düşünüyorum. Geçirdiği kaza sonrasında hayranlarını üzüntüye boğan Schumacher için yapılan modelin üzerinde tam 5 yıl çalışılmış.
Saat dünyasının en heyecanlı aktivitelerinden biri olan müzayedeler 2015 yılında çok da hareketliydi diyemeyiz. Buna rağmen birçok açık arttırmada tatmin edici sonuçlar görülmedi değil. Özellikle Patek Philippe in 2 farklı çelik modelinin yıl içerisinde rekor kırdığına şahit olduk.
4.000.000 CHF kapanış rakamı ile tüm zamanların en yüksek satış fiyatına ulaşmış çelik saati ve şimdiye kadar satılan en pahalı üçünü kol saati olma unvanını da kazanan saat yeni sahibinin koleksiyonunda yerini alırken 7 Kasım’da yapılan “Only Watch” müzayedesinde bu rekor yenilendi.
Bir adet üretilen 5016 referanslı saat için realize edilen fiyat ise 7.300.000 chf idi.
Aynı müzayedede beklenilen fiyatın tam 100 katı fazlasına satılan Tudor Black Bay da akıllarda kalan başka bir detay.
Vacheron Constantin’in 260. kuruluş yıldönümüne ithafen tanıttığı ve dünyanın en fazla komplikasyon içeren saati ünvanını eline geçiren 57260 referanslı cep saati de 2015’in önemli gelişmelerinden biriydi. Markanın 3 saat ustasının 8 yıllık yoğun çalışması sonucu üretimi tamamlanan saatte tam 57 adet komplikasyon mevcut.
Yılın sonlarına yaklaşırken bu kez gözler Hong Kong’a, Watches & Wonders’a çevrilmişti. Saatlerle ilgili son önemli organizasyon olan fuardan gelen haberler de vasatın üzerinde değildi.
Daha çok şova yönelik modelleri gözlemlediğimiz fuardan aklımızda kalan çok fazla saat yoktu:
Montblanc Heritage Chronométrie Dual Time Vasco da Gama
Cartier Clé de Cartier Mysterious Hour
Jaeger-LeCoultre Geophysic Universal Time Watch
Panerai’ye değinmişken kısa bir süre önce kaybettiğimiz Dino Zei’yi de anmadan geçemeyeceğim. 70li yılların başında markayı devralarak tarihine yön veren önemli isimlerden biri olan Dino Zei 24/11/15 tarihinde aramızdan ayrıldı ama ismi unutulmayanların arasına çoktan yazılmıştı.
Bizler için bir başka önemli detay da 1 Temmuz tarihinde gerçekleşti. Uzun bir hazırlık döneminden sonra sanal ortama merhaba diyen HOROBOX kısa süre içerisinde beklediğimizin çok üzerinde ilgi gördü ve birçok saat severin vazgeçilmez adresi haline geldi. Bu vesileyle emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
2016’nın ise tüm saat severler için mutluluk, başarı ve sağlık dolu olmasını diliyorum.