Saat merakı hemen hemen her hobide olduğu gibi teknik pekçok kavram ve terminolojik bilgiyi de beraberinde getiriyor. Genel olarak saat merakının paylaşıldığı sosyal çevre ve internet ile erişim sağlanan mecralar tarafından domine edilen bilgi kaynakları sayesinde saat severler tecrübe kazanıyor, teknik terim ve detaylar hakkında bilgi sahibi olurken, ilerleyen zamanlardaki hamlelerinin de temellerini atmış oluyor. Ancak tüm bu olumlu yanlarına rağmen yine her hobi dalı için geçerli olan bilgi kirliliği ve yanlış/geçersiz bilgiye ulaşma riski malesef saat merakı için de önemli bir olumsuzluk olarak karşımıza çıkıyor.
İşte bu ikilemde kalmadan, en spesifik konularda bile doğru ve güncel bilgilerle donatılmış kaynakların başında gelen, uzman eller tarafından kaleme alınıp özenle fotoğraflanmış saat kitaplarını sizler için bir araya topladık.
Ariel Adams tarafından kaleme alınan kitap isminden de anlaşılacağı üzere dünyanın en pahalı saatlerine odaklanıyor. Genel olarak son 10-15 yıllık dönemde üretilen yani yeni diyebileceğimiz modelleri kapsayan kitap, ünlü müzayede evleri vasıtasıyla yeni sahipleriyle buluşan nadir ve kıymetli vintage saatlere de yer veriyor.
Kitabın fotoğraf kalitesi tek kelimeyle mükemmel. Saat konusunda çok da ileri derecede bilgi sahibi olmayan saat severlerin bile takdirini kazanacak müthiş fotoğrafların bulunduğu kitabın içeriğinde yer alan saatlerin 200.000,00 USD ve üzeri değerde parçalardan oluştuğu bilgisini de ekleyelim.
David Thompson ( British Museum – Horolojik Koleksiyonlar Bölümü Mdr. ) tarafından kaleme alınan ve Saul Peckham ( British Museum – Fotoğrafçısı ) tarafından fotoğraflanan kitap geçtiğimiz 500 yılın horolojik tarihine rehber niteliğinde bilgiler içeriyor.
16.YY’ın deneysel tasarımlarından 18. ve 19.YY’ın kronometrik hassasiyetteki kalibrelerine kadar hemen hemen her tipte saatin anlatıldığı kitap 20.YY’ın seri üretimdeli saatlerine de değinmeyi ihmal etmiyor.80’in üzerinde saatin en ince detaylarına kadar anlatıldığı kitap, roman akıcılığındaki diline eklenen 250’den fazla profesyonel fotoğrafla birlikte saat severlere zevkli zaman geçirtme garantisi veriyor.
The Watch listemize dahil eden nedenlerden en önemlisi şüphesiz her saat severe hitap edebilen içeriği. İster saat dünyasıyla yeni tanışıyor olun, ister bu hobiye senelerini vermiş bir saat meraklısı olun bu kitabın içeriğinde işinize yarayacak bilgiler bulabiliyorsunuz.
Kitap birkaç farklı bölümden oluşuyor. “ Saat nedir..? “ kadar temel bir giriş ile daha ilk sayfalarından dikkatinizi çekmeyi başaran kitabın bu soruya cevap verdiği bölüm yine her seviyeden saat severin ilgisini çekecek içeriğe ve fotoğraflara sahip.
Kitabın en kapsamlı kısmı diyebileceğimiz bölüm Patek Philippe’ten Elgin’e, Audemars Piguet’ten Zenith’e uzanan bir yelpazede ele alınan 50 önemli İsviçre markasına yoğunlaşıyor. Saatçilik tarihine damgasını vurmuş modellerin detaylı teknik açıklamalarını eşsiz güzellikte fotoğraflar ile sunan bölümün sık sık geri dönülüp tekrar okunacağına eminiz.
Hemen arkasından kitabın pratikte çok işe yarayacak bölümü geliyor.Saat koleksiyonculuğuna nasıl başlayıp neler dikkat edeceğinize değinen bu bölüm aynı zamanda saatlerinizin ideal bakım aralığı ve saklama koşulları hakkında da değerli bilgiler içeriyor.
Dünyaca ünlü saat koleksiyonerlerinin kişisel tecrübe ve tavsiyelerine de yer ver bölüm muhtelif saatçilik terimlerine pratik ve anlaşılır açıklamalar içeren sözlük kısmıyla son buluyor.
Müzayede evlerinin arşivlerinden ünlü saat koleksiyonerlerinin kişisel koleksiyonlarına uzanan geniş bir yelpazeyi kapsayan 600den fazla fotoğrafla okuyucusuna görsel bir şölen yaşatan kitap kesinlikle sahip olunması gereken yayınlardan biri olarak listemizde yerini alıyor.
İsmiyle müsemma kitabımızın konusu İsvçre menşeili otomatik saatler. İlk başta ilginç hatta biraz garip bir kapsama alanı olduğunu düşündürten kitap daha ilk sayfalarından sizi etkisi atına almaya başlayacak içerik ve anlatıma sahip.
200ad özenle seçilmiş saat hakkında detaylı teknik bilgilerin saatlerin monte ve de-monte hallerini de gösteren fotoğraflarla desteklendiği kitapta 1928 ila 1978 tarihleri arasında kalan dönemde üretilmiş otomatik İsviçre saatleri konusunda almanak düzeninde bilgilere erişmek mümkün.
Teknik bilgilerin saatin tasarım aşamasından vitrinlerle buluştuğu ana gelene kadar her evreyi kapsadığı kitapta seçilen saatlerin kronolojik pozisyonları da detaylı şekilde yer alıyor.
Saatçilik konusuna bağlı hangi alt başlık ele alınsa söz mutlaka bir yerde Rolex’e geliyor. Kimi zaman yüksek saatçiliğin geldiği standartları, kimi zaman prestiji kimi zaman da dayanıklılığı simgeleyen Rolex en az saatleri kadar heyecan verici bir de tarihe sahip.
Özetle Rolex’in kuruluşundan itibaren yaklaşık bir asırdır devam eden serüvenini en ince detaya kadar anlatan kitap özellikle Vintage Rolex meraklıları için ansiklopedik seviyede bilgiler içeriyor.
Tasarım olarak kalan modellerden yarım asırdır üretilen efsaneleşmiş modellerin zaman içinde geçirdiği küçük ancak koleksiyonerler için büyük anlam taşıyan güncellemelere de detaylı şekilde yer veren kitabın Rolex’e ilgi dıuyan her saat severin kütüphanesinde olması şart.
Temmuz 2015’te Italya’da yayınlanan kitap, Floransalı spor saat markası Panerai’nin geçmişten günümüze tarihini, sadece birkaç sene içerisinde nasıl koleksiyonerler tarafından aranan saatler ürettiğine kadar birçok konunun hikayesini anlatıyor.
İtalyanca,İngilizce, Çince ve Japonca hazırlanan Panerai kitabı, 15 Eylül 2015’te tüm Panerai butiklerinde yerini aldı.Italya’da Marsilio yayın evinden çıkan kitap, başarılı editörlerin dokunuşlarıyla markanın saf ve kendini özgü tarzını sonuna kadar yansıtıyor.
Beş farklı bölüme ayrılan kitapta, her bir bölüm farklı yazarlar tarafından hazırlandı.
Markanın günümüz tasarım ve görünümüne dair yazılar saygın tarihçi ve sanat eleştirmeni Phillippe Daverio’nun elinde hazırlanmış. Daverio’nun ağzından bir cümle söylemek gerekirse 1936’da ki ilk Radiomir ona göre “Modernitenin klasikleri arasında”.
Galileo Müzesi Müdürü Prof. Paolo Galluzzi ise markanın ilk nerede üretildiği ve ünlü sanatçıların (Leonardo da Vinci, Galileo Galilei, Lorenzo della Volpaia…) eserleriyle Panerai saatlerini nasıl etkilediğini anlatıyor.
Panerai ailesi ilk butiğini 1860 senesinde Ponte alle Grazie’de Italyan donanmasına ürün tedarik etmek için açmış. Bu ve benzeri konular ise Giampiero Negretti’nin kaleminden kitaba geçmiş.
İngiliz gazeteci Simon De Burton markanın teknik yönlerini anlatırken, Fabio Pozzo markanın değişimlerinden ve yat dünyasındaki yerinden bahsediyor.