Grand Seiko’yu bileklere taşıyan tasarım kodlarını açıklıyoruz.
Birçok saat koleksiyonerini ortak paydada buluşturan markalardan bir tanesi Grand Seiko. Belki müzayedelerde, Patek Philippe, Audemars Piguet, Richard Mille gibi markalarla birlikte veya objektiflere takılan ünlü insanların bileklerinde karşımıza çıkmıyor ama saatçiliği, derin kültürünü, felsefesini anlayan ve benimseyen her meraklının koleksiyonunda en az bir tane Grand Seiko (veya Seiko) bulundu/bulunuyor. Peki, bizi bu markaya çeken nedenler neler?
1960’tan beri Grand Seiko’nun arka kapağını sembol olarak bir aslan süslüyor. Markanın bu logoyu kullanmasının sebebi var; Grand Seiko ekibi, dünyanın en gelişmiş pratik saatini, saatlerin kralı olarak yaratmaya karar vermişti. 44GS modeli, markanın kuruluşundan yedi yıl sonra, 1967 yılında tanıtıldı. Bu model, markanın ideallerini süsleyen Japon güzellik fikrini hayata geçirmek için tasarlanmıştı.
Grand Seiko 44GS - 1967
Elden kurmalı bir saat için yüksek hassasiyete sahip olan 44GS, markanın gelişiminde önemli bir adımdı. Saatin tasarımı ise gelecek modeller için bir yol oluşturmuştu. Takip eden tüm tasarımların görünümünü tanımlayan 44GS, Grand Seiko’nun tarihinde bir dönüm noktası haline gelerek, sonraki modellere ilham oldu. 44GS aradan geçen 50 seneye ve değişen trendlere rağmen, canlı ve rafine tarzını korumaya devam ediyor.
Grand Seiko tasarımı, sadelik ve pratiklik üzerine kurulu. Hassasiyet, güzellik, okunabilirlik ve kullanım kolaylığını gözeten marka, form ve işlevin uyumuna özen gösteriyor. Her modelin kendine özgü ‘kalite parıltısı’ bulunuyor. Işığın kullanımı ve yansıması detayları öne çıkarıyor. Markörlerin ve kolların fasetleri, en küçük ışığı yansıtacak şekilde tasarlanıyor. Bu çekirdek estetik kodu, değişen zamanlara adapte oluyor ve ustadan ustaya aktarılıyor. Böylece Grand Seiko tasarımlarını geliştirirken DNA’sını korumaya da dikkat ediyor.
Japonlar için siyah ve beyaz nadiren uçlarda ifade ediliyor, ışık ve gölge arasında çok sayıda ton bulunuyor. Işık, gölgeyle ifade edildiği için ikisi de eşit derecede önem taşıyor. İyi cilalanmış yüzeylerde ortaya çıkan şiirsel ışık oyunları, marka için önemli unsurlardan bir diğeri. Bu etkileşim geleneksel Japon Shoji sürgülü kapılarında da görülüyor. Her ne kadar düz kâğıt ve ahşapla yapılsa da sürekli değişen ışık ve gölge etkileşimiyle dikkat çekiyor. Grand Seiko tarzı da bu Japon estetik anlayışına dayanıyor.