Birçok lüks saat markası farklı karışımlardan yeni malzemeler üretiyor, farklı buluşlara imza atıyor ve bu emeğe bir isim takıyor. Omega da bu markalardan biri. ‘Hangi isim ne anlama geliyor’ diye merak ediyorsanız, buyurun yazıya...
Alaşımlara biraz meraklıysanız ve/veya saatler dolayısıyla bu konulara merak saldıysanız 18K kırmızı altının standart formülünün altın, bakır ve gümüş olduğunu biliyorsunuzdur. Altına kırmızı rengi veren bakır atomları alaşımdan salındığında zaman içerisinde kırmızımsı parlaklık solar. Mükemmel kırmızı altın rengin arayan Omega da bu duruma el attı ve gümüş yerine nadir ve daha kıymetli olan paladyumu kullanarak 18K Sedna altını geliştirdi. Sonuç; tam kararında kırmızılık ve solmayan, canlı renk...
1970’lerin en çok dikkat çeken trendlerinden biri büyük kauçuk kayışlarla tamamlanan tıknaz dalış saatleriydi. Geçen süre içerisinde kauçuk kayışların bir dönem pek ortalarda görünmeyip yeniden yükselişe geçtiği bir gerçek. Fakat bir farkla! Tropic’in sepet örgüsü veya Deep Black Planet Ocean’ın ilham aldığı naylon örgü kayışı hatırlıyorsunuz değil mi? Evet evet, tam da tahmin ettiğiniz gibi daha zarif görünen ve türünün ilk örneklerinin verildiği 1970’ler modasıyla.
Kauçuk kayış formülasyonuna eklenen anti bakteriyel kaplama gibi yeni bileşenler ve renkler, normal kullanımdan ve dalıştan minimum derecede etkilenen, süper güçlü, esnek, hafif ve yoğun renklere sahip yeni kauçuk kayışlar üretmeyi mümkün kıldı.
Omega Apollo 11’in 50’nci yılını kutlamak için tamamen kendi bünyesinde geliştirdiği yepyeni bir 18K altın karışımıyla saatseverlerin karşısına çıktı. Swatch Group’taki farklı markalardan metalürji ve üretim uzmanlarıyla bilim insanlarını bir araya getiren Omega, altın, bakır, gümüş ve paladyum karışımının dengesini bularak ay ışığı kadar donuk ve yumuşak bir renk tonu elde etmeyi başardı. Bu yeni ton, aynı zamanda 18K altın alaşımından çok daha dayanıklı yeni bir malzeme elde edilmesini sağladı.
Omega 2008 yılında Silikon Si14’ten üretilmiş balans yaylı Co-Axial eşapmanlı mekanizmayı tanıttı. Üretimde ve üretim sonrasında bazı sorunlar çıkaran çelik yaylar yerine Silikon Si14’ten üretilen ve saç telinden üç kat daha ince olan bu yaylar, hassas bilgisayar destekli üretim işlemleriyle elde ediliyor. Sonuç, hiddetli şoklara direnen ve manyetik alandan etkilenmeyen yepyeni bir bileşen oldu.
Co-Axial eşapmanın bir diğer önemli parçası 3.9mm genişliğindeki tahrik çarkı. Ferromanyetik olmayan malzemeden üretilen çark, anti-manyetik özelliği kazandırmak için NiP (nikel fosfor) ve altınla kaplanıyor. Eşapmanın küçük tahrik dişlisiyle siyah balans çarkı ise, Omega’nın bünyesinde geliştirilmiş ve amorf metalden üretilmiş Nivagauss’la yapılıyor.