Vintage Rolex’lere ilgi duymamı sağlıyan referans olarak nitelendirebileceğim 1675’in bendeki yeri çok özel. VR spor modelerini ilk araştırmaya başladığımda Gmt 1675’in bende büyük hayranlık uyandırdığını hatırlıyorum. Herbiri birbirinden farklı yaş almış göz alıcı renklerdeki insert’leri ve farkli tonlara bürünmüş tritium indekslerin bezel ile ortaya koyduğu rustik renk cümbüşü hipnotize edici bir çekiciliğe sahip.
İstediğim şekilde bir Gmt Master bulmak biraz zamanımı aldı. İlk edindiğim 1675 kırık beyaz tonlarındaki patina almış indeksleri, hafif solmuş bezeli ve 1972 yılı üretimli (3.3 milyon seri numaralı) ikinci şekil dizilim gösteren (Mk-2) mat kadranı ile kısa süre kullandığım ilk spor VR olmuştu. Ayrıca saatin renkli yüzü, saati eskitilmiş deri kayışlarla kullanıma uyumlu hale getiriyor olduğundan, saati farklı kayış kombinasyonlarıyla da kullanma fırsatım oldu.
Bu referansa olan tutkum ve biran önce saati kullanmak istemem ile edindiğim ilk örnek bir süre sonra kasasındaki polisaj kusurdan ötürü beni rahatsız etmeye başlamıştı ve yerini polisajı daha özenli bir şekilde yapılmış eşit ve dolgun luglara sahip bir başka 1675 aldı.
Hala koleksiyonumda bulunan 1979 yılı üretimli beşinci şekil dizilim (Mk-5) mat kadran 1675, ilk sahip olduğum örneğe nazaran daha derin sarı tonlara bürünmüş indeksleri ve neredeyse sıfır deformasyon gösteren canlı renklerdeki mavi - kırmızı bezeli ile gözlere renk ziyafeti sunuyor.
İkinci edindiğim örnek oldukça tatmin edici kondüsyonda olmasına rağmen karşıma hiç polisaj işlemi geçirmemiş bir başka 1972 yılı üretimli Mk-2 çıkınca, tam aradığım 1675’i sonunda hatrı sayılır bir vadede istediğim kondüsyona bulmuş oldum. Eski sahip olduğum örnekle aynı üretim yılı olmasına rağmen kasasındaki detaylarda erken 70’lerin tüm dizayn unsurlarını görmek mümkün. Geniş kenar kesimli ’’chamfer’’ lugları, kusursuz kadranı ve muhteşem kondüsyondaki indeksler ile uyumlu tonlardaki kolları.
Dilerseniz koleksiyonumun en renkli iki parçası olan, biri diğerinden 7 sene aralık ile üretilmiş küçük dizayn farklılıkları gösteren bu iki saatin birazda parametrelerine değinelim. Her iki modelde de kullanılan kalibre 1575 ve 70’ler boyunca Rolex’in 1675 için kullandığı beyaz fontlu mat kadran bulunuyor. 50 metre (165 feet) su geçirmezlik özellikğine sahip oyster kasa üzerinde (25-116 cyclops) mercekli pleksi cam barındırıyor.
1972 yılı üretimli olan 1675, mark-2 olarak bilinen kadran konfigürasyonu ile 3.2 milyon seri numarasına sahip. Üzerinde döneminin kalın fontlu, kırmızı sırtlı (red-back) insert’ü var. 70’lerin başlarındaki modellerde gördüğümüz üzre Oyster - 7836 içe katlanır baklalı bilezik ile geliyor. Diğer modele nazaran gösterdiği en büyük farklılık kasasındaki boynuz kenar işçiliği, kadrandaki grafiklerin dizilimi ve üzerinde gelen bilezik.
5.9 milyon seri numarası ile 1979 yılı son üretim 1675’lerden olan model üzerinde mark-5 olarak bilinen kadran konfigürasyonuna sahip. Yine diğerinde olduğu gibi üzerinde döneminin kırmızı sırtlı kalın font insert’ü var. 70 ortaları ve sonu üretimli 1675’lerde görüldüğü üzre yenilenmiş Oyster - 78360 bilezikle geliyor. Her iki 7836/78360 bileziktede, Submariner 9315/93150 bileziklerde bulunan (divers extention) dalgıç uzantı aparatı ve (flip-lock) kilitten bulunmuyor. Yine diğer 70 sonu Rolex spor modellerindeki kasa detayları 70 başlarındaki modellere göre farklılık göstermekte. Daha ince çizgiler ile detaylandırılmış boynuz kenarları ’’bevels’’ olarak adlandırılıyor.
Günlük kullanıma uygun her iki modelde renkli saatleri seven kullanıcılar için oldukça uygun. Gece - gündüzü temsil eden mavi - kırmızı renkleri retro bir görüntü verirken, aynı zamanda sıcak mevsimlerde ve bahar aylarında büründüğümüz coşkulu ruh halini dışarıya iyi yansıttığı için yaz aylarında kullanıcıları tarafından bolca tercih ediliyor. Ayrıca ilk vintage Rolex’lerini edinen bir çok saat severinde tercih ettiği temel bir model olarak bilinmekte.