Saat koleksiyonu yapmak isteyenlere tavsiyeler verip duruyoruz. Peki hali hazırda saat virüsü bulaşmış, birçok saati olan ve bu hobiye önemli bütçeler ayırmış kişileri neden hiç düşünmüyoruz? O halde gelin saat dünyasının bugünkü şartlarında neler yapmamız gerektiğine beraberce göz atalım.
Üç yılı aşkın süredir Horobox.com’da saat dünyasının nabzını tutma ve önemli gelişmeleri sizlerle paylaşma çabasındayız. Bu dönem içerisinde gerek içeriğimiz gerekse kişisel tavsiyelerimiz ile bir çok saat severin seçimlerine yardımcı olduk. Rolex ve Bulgari’yle özel bağı olan Burak Bayram’ın, yeri geldiğinde kendisinden fikir isteyenlere Hublot önerdiğini bile gördüm ki bu Horobox için dönüm noktası diyebileceğim anlardan biriydi.
Saat tutkunlarından gelen ve ne yapacakları hakkında tavsiye talep eden mesajlar son dönemde iyice artmış durumda. Herkes piyasadaki gelişmeleri takip ediyor. Bir yandan ellerindeki saatleri nasıl değerlendireceklerini düşünürken diğer taraftan da almak istedikleri modellere ulaşma derdindeler. Nihayetinde her ikisi de kolayca hallolacak şeyler değil. Ancak bir çok mesajın ortak yanı ise almak istedikleri saatler. Büyük oranda çelik Nautilus arayanların yanı sıra seramik bezelli Daytona ve bu yıl Baselworld’de tanıtılan nam-ı diğer Pepsi GMT Master II de listenin vazgeçilmezleri. Hulk ve Batman’i ise söylemeye bile gerek yok.
Peki hızlı bir şekilde neden bu saatlerin talep gördüğüne bakacak olursak, ilk sırada satış fiyatının çok üzerinde değerlere alıcı bulabiliyor olması diyebiliriz. Tabi ki modellerin tarihi, bilekteki duruşları ve uyandırdıkları ilgiyi de göz ardı etmemek lazım.
Nautilus ailesinin en sade modeli olan 5711 ve tarih, ay fazı komplikasyonlu 5712’nin komple çelik versiyonları, saat hobisine ayırdıkları bütçelere bakmaksızın neredeyse herkesin istek listesinde bulunuyor. İşte bu noktada içinde bulunduğumuz durumun gerçek sebebini daha iyi anlayabilmek için “saat hobisine” gönül verenlerin profillerine bakmamız gerekiyor. Bu toplulukta saatleri gerçekten beğendiği için alıp yıllarca keyifle takacak olanların yüzdesinin aslında 20-25leri geçmediğini görmek çok da zor değil. Sağlamasını yapmak için ise çevremize biraz daha dikkatle bakmak yeterli olacaktır.
Çoğumuzun çevresi saat tutkunlarıyla dolu. Bununla beraber en az birkaç tane de “grey market” saat tüccarı tanıdığınıza eminim. Bir de asıl amacı saatler üzerinden para kazanmak için farklı kimliklere bürünenler var. Sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımlarla kendine koleksiyoner süsü verenler, kendince organizasyonlar yapıp kulüpler kuranlar, marka isimleriyle özdeşleşmeye çalışanlar vs.. Aslında bu kişilerin de amacı “grey market” tüccarlarından çok farklı değil. Modellere bir şekilde ulaşmak ve akabinde belli bir karla satmak. Tabi bu iki durum arasında kalan zamanda şov yapmaya devam edecekleri de aşikar.
Bu noktaya kadar benimle aynı fikirdeyseniz, çevrenize şöyle bakıp 5711 ve 5712lerin kimlerde olduğunu zaten görmüşsünüzdür. Dürüstçe yorumlarsanız, ortalıkta gezen 10 adet saatin sadece 1 ya da 2 tanesinin gerçek saat tutkunlarında olduğu gerçeğiyle yüzleşeceksiniz. Aslında bu durum, talep gören çelik Rolex modelleri için de farklı değil.
Gelelim bugünlerde ne yapmamız gerektiğine. Onlarca tavsiyede bulunmak mümkün ama içlerinde en önemlisi hiçbir saate üreticisi tarafından biçilmiş değerin üzerinde para ödememek diyebilirim. Bırakın bu işin ticaretine soyunanlar kendi içlerinde saatleri döndürsünler. Satıp para kazanacaklarını düşünerek beklesinler. Sonuç olarak bu saatlerden para kazanılmasının tek yolu %20lik azınlığın, yani gerçek saat tutkunlarının, tabir yerindeyse tuzağa düşmesi. Düşünsenize bu modelleri satmak için sahip olanların düşeceği durumu. Bizler bu paraları ödemezsek zaten geriye alacak kimse kalmıyor. Bu durumun sonucu olarak da basit anlamda piyasadaki arz talep dengesinin yerine oturacağına şüphe yok.
Gerçek anlamda bir saat tutkunu ya da koleksiyonerseniz, alacağınız modelleri keyifle kullanacak olma kriterinden vazgeçmemenizi tavsiye ederim. Piyasadaki dönemlik trendlerden çok etkilenmeden bileğinizde taşımaktan zevk alacağınız saatleri almak, bu dönemde yapılması gerekenlerin başında geliyor.
Çelik Nautiluslar elbette çok güzel saatler. Butik ve bayilerdeki bekleme listeleri için beş seneler konuşuluyor. Hızlı bir şekilde alabilmek için 50.000 USD’yi gözden çıkarmanız gerekiyor. Bu rakamı ödeyerek alabileceğiniz saatleri şöyle bir sıralarsanız, pek çok sonsuz takvimli hatta Tourbillon özellikli modellerin sizleri beklediğini görebilirsiniz. İşte bu noktada seçimler devreye giriyor. Nasılsa aldığım fiyata satabilirim düşüncesiyle hareket ederek bu popüler modellerden birini alabilir, ya da paranızı horolojik anlamda ödediğiniz her kuruşa değecek bir modele harcamayı seçebilirsiniz.
Şunu unutmayın ki bu “sportif lüks çelik saat” modası bir şekilde yavaşlayacak. Markalar bunun fazlasıyla bilincindeler. Şimdiden önlemler almaya başladılar ve trend değiştiğinde pastadan pay alabilmek için yeni çalışmalar yapıyorlar. Ne olacağını hep beraber bekleyip göreceğiz. O zaman kadar biraz sabretmek ve hiçbir modele liste fiyatlarının üzerinde para ödememek, yapılacak en akıllıca hareket olacaktır.